DOĞULU BİR GÜZEL EUROPA ( AVRUPA)

       Öykü, Klasik Yunan Mitolojisi’nde geçer. 

       Europa Fenike kralı Agenor’un kızı. Beyaz ve parlak tenli çok güzel bir kız. Bulutların arasından dünyayı gözleyen Tanrılar Tanrısı Zeus, bu kızı farkeder ve O’na aşık olur. Europa’yı nasıl elde edeceğini düşünür.Aklına bir fikir gelir;  Zeus beyaz ve parlak tüylü, ipek gibi yumuşak kürklü bir boğaya dönüşürse Europa’nın ilgisini çekebileceğini ve böylece  kendisine aşık edebileceğini  planlar.(Bazı  kaynaklarda bronz renkli olarak geçer.)

       Serin Akdeniz rüzgarlarının estiği bir ilkbahar sabahında beklenen an gelir. Europa ve kız arkadaşları saraydan, bahar çiçekleri toplamak için çıkarlar. O zamanki Fenike toprakları Lübnan’dadır(Bazı kaynaklarda Suriye adı da geçmektedir) .  Zeus , boğa kılığında aniden çiçek toplayan Europa ve arkadaşlarının önüne çıkar. Europa ve arkadaşları parlak ve ipeksi tüyleriyle , çapkın  bakışlı boğayı görünce önce şaşırırlar sonra boğanın çekiciliği ve görkemine dayanamayarak  boğaya yanaşırlar . Zeus planının  tam da istediği gibi ilerlemesinden son derece mutlu anı kollar ve   Europa’ya der ki: “ Hey güzeller  güzeli, benimle diyardan diyara, memleket memleket gezmek ister misin?"Europa  heyecanla boğa kılığındaki Zeus ‘un teklifini kabul eder  ve  boğanın sırtına biner.

 Gustave Morreau “Europa ve Boğa” 1869

         Zeus  Europa’yı sırtına alıp denizin üzerinde  yolculuk ederken diğer tanrılar da  O’na yardım ederler.  Zeus Girit Adası’na vardığında boğa kılığından sıyrılır .  Europa boğanın tanrılar tanrısı Zeus olduğunu görünce hayrete kapılır ve Zeus ‘ un çekiciliğine  dayanamayarak onunla  birleşir.  

   Picasso ve Boğa                                                                                   

Minos, Radamanthys ve Sarpedon adlı üç oğulları olur.  Zeus’un sevgilisi bugünkü  Avrupa’ya adını verir, oğlu Minos ise Girit’teki uygarlığa.Burada garip bir ironi vardır; doğulu güzel bir kadın  “batı” dediğimiz coğrafyaya adını verir, EUROPA (AVRUPA)...  

       Kral Agenor kızının kaçırılmasına çok öfkelenir. Derhal kızının bulunmasını ve getirilmesini emreder. Oğulları Kylix, Fenix ve Kadmos’u görevlendirir.  Oğulları Önce Yunanistan’a giderler, ama orada bulamazlar. Anadolu’ya gelirler ve Çukurova bölgesine inerler. Çukurova’nın ve Torosların güzelliğine aşık olan Kylix orada kalır.  Kylix, Kilikya’ya adını verir. Kadmos ise daha da ilerler ve Tab şehrine adını verir. Diğer kardeş Feniks ise kendi adını alan ülkeye , Fenike’ye geri döner...                                                                                                                                                                                    

Felsefe tarihçileri ve felsefeciler  Sistematik düşünce merkezi olarak Avrupa’yı , diğer bir deyişle Antik Yunan felsefesini temel alırlar. Oysa Antik Çin Uygarlığı insanlığın gelişimine önemli katkılar sağlayan bir çok buluşa imza atar. Pusula, barut, kağıt, tekerlekli el arabası, sismoğraf, uçurtma askılı planör ve ipek.Bu buluşların çoğunun Klasik  antik çağ  döneminden çok önce icat edildiklerini bildiğimize göre, Çinlilerin ve Doğulu uygarlıkların  yazılı olmayan kaynaklara dayanarak kendilerine özgü bir sistematik düşünceyi geliştirdikleri ifade edilebilir. Çünkü neden-sonuç ilişkisi kurmadan, analitik düşünmeden bu tür icatların gerçekleştirilmesi mümkün değil. Doğu toplumlarının kendine özgü tevazu kültürünün getirdiği anlayış bireyin öne çıkmasını engellemiş olsa bile bu buluşlar  bize Batı düşüncesinin temel aldığı fikirlerin bir çoğunun Anadolu, Çin, Hint, Mezopatamya ve Mısır’ın devamı olduğu, bu gelişimin düşünsel meyvelerinin ise Antik Yunan’da olgunlaştığını gösterir. İşte bu yüzden Avrupa gerçekten de DOĞULU' DUR...  

Uygur, Haluk , Adana, Adana Büyükşehir Belediyesi Yayınları,  2015, Sf-7

Homeros, İlyada, İşbankası yayınları, XIV. Bölüm 321-323

www.tarihinizde.com/europa/

Atan, Yaşar, Akdeniz Mitologyasından Efsaneler, Evrensel Basım Yayın, 2014, sf.99-102

7987